Son günlerde Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler, uluslararası ilişkilerde önemli bir kırılma noktası oluşturmaktadır. İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, bölgedeki tüm dengeleri tehdit ederken, özellikle Gazze’deki çatışmaların gölgesinde kalmasına neden oluyor. Peki, İsrail'in bu askeri harekâtlarının arkasındaki gerçek nedenler neler? Gazze'deki durumdan nasıl bir etki alacak? Bu sorular, bölgeyi takip eden herkesin aklındaki en önemli meseleler arasında yer almaktadır.
İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının arka planında, Teheran'ın nükleer programı ve bölgedeki etkisini azaltma çabası yatmaktadır. İran, uzunca bir süredir Suriye, Lübnan ve Gazze gibi bölgelerde, İsrail'in en büyük düşmanı olan milis gruplarını desteklemekte ve bunları donatmaktadır. Bu durum, İsrail için büyük bir tehdit unsuru oluştururken, zaman zaman askeri müdahale gereksinimini doğurmaktadır.
İsrail, bu saldırılarla hem İran'ı dengelemeyi hem de bölgedeki müttefiklerine güçlü bir mesaj iletmeyi amaçlamaktadır. Uzmanlara göre, aslında bu eylemler, İran’ın bölgedeki tehdit algısını ve nüfuzunu azaltmaya yönelik daha büyük bir stratejinin parçasıdır. Ancak, bu tür operasyonlar, beraberinde uluslararası tepkileri de getirmekte ve bölgedeki gerginlikleri daha da artırmaktadır.
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları, Gazze'deki Hamas ve İslami Cihad gibi gruplar üzerinde direkt etkiler yaratabilmektedir. Bu gruplar, İran’dan ciddi bir destek almakta ve dolayısıyla, İran’a yapılan bir saldırı, dolaylı olarak Gazze’deki grupları da hedef alabilir. Gazze'de yaşananlar, bu bakımdan İsrail’in stratejileri ile iç içe geçmiştir. İsrail, İran’ın Gazze'deki gruplarla olan bağını zayıflatmayı amaçlamaktadır.
Öte yandan, Gazze’de yaşanan insani kriz, dünya kamuoyunun dikkatini çekerken, bu durum İsrail’in üzerinde baskı oluşturacak bir faktör haline dönüşmektedir. Her ne kadar İsrail hükümeti, bu saldırıların meşru savunma kapsamında olduğunu savunsa da, uluslararası insan hakları kuruluşları ve gazeteciler dolaylı olarak buralarda yaşananları eleştirmektedir. Tüm bu etmenler, İsrail’in askeri dengelerini sorgular hale getirmiştir ve uluslararası toplumu da harekete geçirme potansiyeli taşımaktadır.
Sonuç olarak, İran'a yönelik saldırılar, yalnızca Tel Aviv-Ankara ilişkileri için değil, Gazze’deki durum için de kritik sonuçlar doğuracaktır. Bu süreçte, bölgedeki bir dizi aktörün devreye girmesi zorunlu hale gelmekte; bu yüzden, Orta Doğu'nun geleceği açısından büyük bir belirsizlik söz konusudur. Bu tür eylemlerin devam etmesi durumunda, sadece bölgedeki jeopolitik dengenin değil, aynı zamanda insani durumun da kritik şekilde etkileneceği öngörülmektedir.