İstanbul'un dört bir yanındaki doğal yaşam, son günlerde bazı tehlikelerle karşı karşıya kalmış durumda. Özellikle Üsküdar, Beykoz ve Şile ilçelerinde ortaya çıkan yılan vakaları, yetkililerin dikkatini çekiyor. Boyu 2,5 metreyi bulan bu yılanların, insan yaşamı için bir tehdit oluşturduğu belirtilirken, uzmanlar vatandaşları bu hayvanları öldürmemeleri konusunda uyarıyor. Peki, bu yılanlar neden bu kadar tehlikeli ve ne yapmalıyız?
İstanbul’un üç kıyısında görülen yılanlar genel itibarıyla yılan türleri arasında öne çıkan bazı özelliklere sahip. Bu yılanlar arasında en çok karşılaşılanlar zehirli türlerdir. Özellikle kobra, engerek ve diğer bazı türler, gözlemlenen uzunlukları ve saldırgan davranışlarıyla dikkat çekiyor. Bu noktada, yılanların doğada önemli bir rol oynaması gerektiğini unutmamak gerekiyor. Yılanların ekosistem dengesine yardımcı olduğu ve rodent (kemirgen) popülasyonunu kontrol ettiği biliniyor.
Bu yılanların uzunluğunun 2,5 metreyi bulması, birçok insanı tedirgin ediyor. Ancak, yılanlar doğada kendi koruma içgüdüleriyle hareket ederler ve genelde insanların yanında görünmekten kaçınırlar. Gazetelerde ve sosyal medyada sıkça yer bulan 'yılan saldırıları' aslında çoğu zaman insanların yılanların yaşam alanlarına girmesiyle gerçekleşiyor. Dolayısıyla, yılanlar ile insan etkileşimini minimize etmek öncelikli hedef olmalıdır.
Yılanlar ile karşılaşmanız durumunda ilk yapmanız gereken şey panik yapmamaktır. Yılanlar genellikle insanların doğal düşmanı değillerdir ve saldırmayı tercih etmezler. Elde edilen bilgiler doğrultusunda, yılanlarla karşılaştığınızda izleyebileceğiniz bazı güvenli adımlar şöyle sıralanabilir:
Sonuç olarak, İstanbul’un Üsküdar, Beykoz ve Şile ilçelerinde karşılaşılan yılanlar, doğal yaşam alanı olan bir şehirde, insan ve hayvan etkileşimi konusunda ders niteliğinde bir örnek sunuyor. Bu dev yılanlarla karşılaştığınızda dikkatli ve sakin olmanız gerektiğini unutmayın. Sahip olduğumuz doğal zenginlikleri bozmamak adına, yılanları öldürmek yerine onlara saygı duymayı öğrenmeliyiz. Ekosistem dengemizi korumak hepimizin ortak sorumluluğu olmalıdır.